-
1 üzüntü
üzüntü Sorge f, Trauer f; Unruhe f;üzüntü çekmek besorgt sein; fam viel durchmachen;üzüntü içinde kalmak in Sorge sein;-e üzüntü vermek jemandem Sorge machen; jemanden beunruhigen
См. также в других словарях:
acı çekmek (veya duymak) — 1) ağrı, sızı duymak Ameliyattan sonra çok acı çekti. 2) mec. üzülmek, üzüntü içinde kalmak Bu faciaya bizzat karışmışım gibi bir acı duyuyordum. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ceza çekmek — 1) hapiste yatmak Hırsızlıktan üç ay ceza çekti. 2) manevi bakımdan işlenen suçun ağırlığını çekip sıkıntı ve üzüntü içinde kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız burun birbirine karışmak — 1) dayak sonucunda yüz yara bere içinde kalmak 2) yüzde aşırı öfke, üzüntü, yorgunluk vb. durumların izleri görünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
karanlık — sf., ğı 1) Işığı olmayan, bütünü veya bir parçası ışıktan yoksun olan 2) is. Işık olmama durumu Biz, karanlığın içinde ilerliyoruz. H. Taner 3) mec. Yasalara, töreye uygun olmayan Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar. M. Ş. Esendal 4) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük